2 Şubat 2016 Salı

Baharda Como Gölü


Baharda Como Gölü





Son yıllarda yaptığım seyahatlerde gideceğim bölge hakkındaki blog yazılarından yaptığım çok doğru saptamalarla ben de gezilerimi kaleme almaya karar verdim.


İlk olarak 2014 yılında sevgili dostum Ayşe Gülay Hakyemez'in "Bir başka İstanbul" bloğunda son yaptığım gezi Como Gölünden yazmaya başladım.



Lago di Como

İtalya nedense anlamadığım bir şekilde beni çeken her köşesi gezilesi ve gittiğimde hiç yabancılık çekmediğim bir ülke.

Seyahatlerimi genelde çok önceden organize edip, aylar öncesinden araştırmaya başlayıp en özel bölgelere gitmeyi planlıyorum. Amacım sadece görmek değil orada yaşamak oluyor.


Como’da da öyle oldu, herkesin aksine Milano seyahatlerine sıkıştırılmış günü birlik turlar yerine hedefim bir Nisan ayında direk Como Gölü oldu.

Paris te okuyan kızımın Paskalya tatilini fırsat bilerek, ilk olarak deneyimlediğim Easy Jetle Paris ten Milano ya uçup Duoma Meydanın da dinlenip Galleria Vittoria Emanuelle de spagettilerimizi yedikten sonra,Milano’nun en büyük tren istasyonu olan Centrale tren istasyonundan Varenna ya hareket ettik.



Varenna






Milanodan Coma ya gelip tekne turu yapsanız bile  Como Gölünün bu eşsiz güzelliğini ruhunuza sindirmeden geri dönmüş olursunuz.  


Tavsiyem, herkes gibi Como ya değil, o hızlı turlarda önünden geçip, ya da sadece inip bir yürüyüş yapıp yemek yiyebildiğiniz Bellagio.


Ben öyle yaptım, otel rezervasyonumu Como merkezinde değil, gölün tam ortasında, iki bacağının birleştiği yerde yer alan ve Como Gölü’nün incisi olarak adlandırılan Bellagio’da 4 gün kaldım.



Milano Centrale Gare





Öncesin de 2 gece Como 2 gece Milano mu yapsam diye düşünürken son dakikada 4 günü de Como da geçirme kararımın nedenli doğru olduğunu orada anladım.








Como Gölünde vapurla seyahat 2 saatinizi, kapalı hızlı küçük katamaranlarla 1 saatinizi alıyor.
Como, Cernobbio, Argegno, Gölün tek adası Comacina, Lenno, Tremezzo, Cadenabbla, Bellagio, Mennagio, Varenna  iskelelerinde duruyor.

Bellagio da konaklayacağımız için Milano dan Como ya değil Varenna ya tren bileti alıyoruz. Comodan tekne ile Bellagio en az bir saat Varenna dan 15 dakika sürüyor.

Paristen Bellagio ya gelene kadar tüm ulaşım araçlarını kullanıyoruz taxi, uçak, otobüs, metro, tren, vapur.

Varenna da trenden indikten sonra sahile doğru valizimizi çekmeye başlıyoruz, karşımıza çıkan turist information dan Como gölü haritası ve vapur saatlerini belirten broşürü aldıktan sonra 10 dakika sonraki vapura yetişmek için hızla ilerliyoruz. Varennayı gezmeyi dönüşümüze bırakıyoruz.

Vapurda gördüğümüz o eşsiz manzara karşısında anında büyüleniyoruz. Varenna nın güzelliğine mi, tepeleri karlı Alp dağlarına mı, önümüzde beliren Bellagio ya mı?



Bellagio


                                             
Bellagio iskelesinde bizi mor salkımlarla süslü cafeler karşılıyor, fotoğraf çekmeyi bırakıp alelacele inmeye çalışıyorum, iskeledeki denizciler gülümsüyor, gerçi acele etmeye gerek yok,  gemi kaptanı bu güzelliği fotoğraflayıp sonra inmeniz için hiç acele etmiyor.


Bellagio

Arkamıza bakıp gemiyi uğurluyoruz, sanki otelimizi biliyor gibi sağa doğru yürümeye başlıyoruz,  yine de önümüzde beklemekte olan taxi şöförüne otelimizi sorup emin adımlarla otelimiz Excelsior Splendide doğru yürüyoruz..


  


Excelsior Splendide 







1907 yılından kalma Art Nouveau bina bizi karşılıyor, kendimizi evimizde gibi hissediyoruz, ufak bir farkla seçtiğimiz göl manzaralı odaya girdiğimizde Como gölü bizi kucaklıyor.






Bellagio









Üstümüzü değiştikten sonra daracık merdivenli sokakları inip çıkıp, gün batımı için Grand Hotel Villa Serbelloni. de önce limonlu bir yorgunluk çayı içiyoruz, Geçmişi 1873’e dayanıyor. gün batımına doğru şaraplarımızı ve brusettalarımızı ısmarlıyoruz. Dağların arkasında kaybolan güneş ile hava soğuyor,  birbirinden güzel butikleri gezerek otelimize dönüyoruz, sıcak bir duşun ardından sabah 5 ten beri ayakta olduğumuz için erkenden uyuyoruz.



Ertesi sabah uyandığımda gün yeni doğarken dolunayda ona eşlik ediyordu, muhteşem bir manzaraydı Como gölünde. Camları açıp tekrar yatağıma yatıp yattığım yerden bu eşsiz manzarayı seyretmeye devam ederken tekrar uykuya dalıyorum. Sabah 8 de kalkıp tarihe eşlik eden merdivenlerden kahvaltı salonuna iniyoruz. Rüzgar dinmiş Como gölü önümüzde boylu boyunca uzanıyordu.






Kahvaltıdan sonra kısa bir sahil yürüyüşü yapıp, kurulan pazarda geziyor, dik merdivenleri tırmanıp çalan çanlar eşiliğinde kiliseyi ziyaret ettikten sonra Como ya gitmek üzere iskeleye iniyoruz. 1 saatte hızlı gidiş seçtiğimiz için kapalı bir katamaranla yolculuk yapmak önce keyfimi kaçırsada eşsiz bir doğa güzelliğinin arasından süzülerek Como ya varıyoruz.







Piazza del Duomo Como

Meydanda pilin mucidi Alles Sandro Volta’nın heykeli, cafelere dağılmış turistler, limanda demirli yelkenlileri seyrederek sağdan ilerliyoruz Küçük Milano bizi karşılıyor, Duoma kilisesi ve meydanıyla, daracık sokaklarda elimizde dondurma birbirinden güzel şık marka marka butiklerle ilerliyoruz. 

Acıktığımızda tekrar Duoma meydanına dönüyoruz, yer bulabildiğimiz ilk cafe ye oturuyor, ve hayatımızda yediğimiz en güzel pizzayı şaraplarımız eşliğinde yiyoruz.








17.00 vapurunla Comodan dönmeyi planladığımız halde finukulere binmekten vazgeçip bizi geri çağıran Bellagio için 15.00 te 2 saatlik süren vapurumuza binip Como gölünde kuğu gibi süzülerek birbirinden güzel manzaralar eşliğinde geri dönüp, önce yorgunluk çaylarımızı içtiğimiz Cafe Rossi de gün batımına şaraplarımızla eşilik ediyoruz.

Dağların arkası hala aydınlık, batan güneş bulutları pembeye boyarken otelimize doğru yürüyoruz.







Ertesi gün Bellagio’nun en ünlü villası olan Villa Serbelloni parkını  gezmek için, saat 11 de rehberimizle turist information bürosunun önünde buluşuyoruz. 2 saat süren bir tırmanışla villanın bahçesi olan park  adım adım geziyor, eşsiz fotoğraflar çekiyor, dinlenme molalarında bu eşsiz doğayı ve havayı içimize çekiyoruz.



Bellagio

Tekrar gölün kenarına indiğimizde  Caffe Rossi de dinlenip, ardından otelimizin arkasındaki  tepeyi tırmanıp  gölün diğer yakasına geçiyor, cenneteymişiz gibi bir keyifle sessizliği ve dinginliği dinleyip yemeğimizi yedikten sonra otelimize dönüyoruz.






Bir sonraki gün. Bindiğimiz deniz taksi, masmavi gölde bizi Lenno da gölün en ünlü villasına götürüyor. Villa del Balbianello. Bütün bir kış boyunca bilgisayarımda wall paper olmuş yere artık rüzgarla yaklaşıyordum.




Villa del Balbianello-Lenno



Villa, 18. yüzyılda, Kardinal Angelo Maria Durini için yapılmış, daha sonra bir çok kez el değiştirmiş. Son sahibi ise İtalyan kâşif ve işadamı Guido Monzino olmuş. Hiçbir mirasçısı olmadığı için villa devlete kalmış.  Bu ilginç villa ayrıca Yıldız Savaşları, Casino Royal, Ocean’s Twelve gibi filmlere de mekân olmuş.



Tremezzo








































Burayı gezdikten sonra, Lennoda en sevdiğim villaya karşı şaraplarımız yudumlarken günü batırıp Tremezzo nin villalarının muhteşem bahçelerini seyrederek Bellagio ya dönüyoruz.



Son Akşam yemeği için Suisse restaurantta rezervasyon yaptırıyoruz. 
Otelde üstümüzü değiştikten sonra Bellagıo nun en güzel restauranında en güzel yemeğimizi yiyor ve şaraplarımızı yudumluyoruz.





















Ertesi sabah acele etmemiz için hiçbir neden yoktu, Como dan uyanmanın keyfiyle güne merhaba deyip, otelimizin kıyı şeridinde kahvaltımızı ediyor,  bizi Varenna ya geri götürecek olan vapurumuza biniyor, arkamızda Bellagio, Alp dağlarının gölgesinde önce Menaggioya uğrayarak Varenna da iniyoruz.



Trenimize 2 saat olduğu için Varenna kıyısında kısa bir yürüyüş yapıp kalbimiz Bellagio da öğlen yemeğimizi yedikten sonra ağır adımlarla tren istasyonuna doğru ilerliyoruz. Varenna dan Milano Centrale tren Garına oradan shuttle ile Milano Malpensa Havaalanı na geldiğimizde bu küçük ama büyüleyici turumuz sona eriyordu.

Como




6 yorum: