Deauville -Trouville
Deauville Normandiya kıyısında Trouville‘in yanı
başında ve Honfleur‘ün
doğusunda bulunan 3800 nüfusu ile bir
masal şehri. Olağanüstü şatoları, boylu boyunca uzanan kumsallarıyla,
Fransa’nın Manche denizine açılan penceresi. Polo ve at yarışları, harika golf
sahaları , Amerikan Film Festivali ve güzel sahilleri ile Fransa’nın en itibarlı tatil beldelerinden
biri.
Deauville’ e yolculuğumuz Paris'den Gare Saint
Lazare’dan yaklaşık 2,5 saat sürecek tren bileti almamızla başlıyor. Bizim gibi
bir haftasonu tatilini geçirmeye gidiyorsanız köpeğiniz ile seyahat edecekseniz
hiç sorun değil trene köpeklerinizle de binmeniz mümkün, otellerin çoğu da pet
dostu.
Birbirinden güzel köylerin ve kasabaların
arasından Deauville’e uzanırken dilerseniz arabada kiralayabilirsiniz, ama tren
hem daha ekonomik hem çok rahat.
Deauville 1812 yıllarında henüz bir denizci
kasabası iken Duchesse Berry’nin bölgeyi
tanıtımıyla Fransız burjuvalarının aristokratların tatil bölgesi olmaya
başlamış. 1847 yılında Deauville ve Trouville e Paris’ten rahat ulaşım
sağlanabilmesi için tren seferleri konmuş.
Birinci dünya savaşında tren istasyonuna yakın
olduğu için oteller askeri hastane olarak kullanılmış.
Deniz ve
sonsuza dek uzanıyormuş hissi veren plajlar ilk olarak Trouville-Sur-Mer de ün
kazanıyor. XX. yüzyılın başlarında Deauville Trouville-Sur-Mer’in gölgesinde
yaşarken, Casiono de Deauville inşa ediliyor. 1911 de hipodroma tirbünler
ekleniyor, 1912-1913 yıllarında mimar Théo Petit casinona nın arkasına Van Cleef & Arpels Coco Chanel gibi en lüks butikleri tasarlarken Printemps Paris
dışında ilk mağazasını buraya açıyor.
1921 yıllarında bütün dünyada Casino ve
plajlarıyla en ünlü eğlence merkezi haline geliyor. 1929 yılında yacht club
açılıyor.
Diğer önemli etkinlik ise at yarışı. Burası da
İran şahından İsveç prenseslerine kadar herkesin ağırlandığı en önemli bir
etkinlik halini alıyor. Hipodromun yakınında dünyanın en güzel villalarından biri
olan Villa Strassburger yer almakta. 20.yüzyılın başında Baron Henri de
Rothschild için yapılan bina zengin bir Amerikalı olan Bay Strassburger
tarafından satın alınmış. Oğlu ise Villa’yı şehre hediye etmiş. Yaz aylarında gezebiliyorsunuz.
İkinci Düya savaşı ile bölge Alman askerlerin
eline geçiyor. Deauville de yaşayanlar iç bölgelere kaçıyor, Deauville neşesini
yitiriyor.
1944 te General Montgomery nin Normandiya
çıkartmasıyla, kıyılar özgürlüğüne kavuşuyor.
1960 yılından sonra Deauville başka bir çehre
kazanıyor dünyaca ünlü Amerikan ve Fransız aktörlerin katıldığı Amerikan sinema
festivali düzenlenmeye başlıyor her yıl
eylül ayında.
1974 yılından bu yana Deauville safkan yarış
atların satış noktası oluyor.
Deauville’e ister bir haftasonu kaçamağı yapar
, isterseniz de kumsallarına uzanacağınız ve Manche denizinde serinliyeceğiniz
bir yaz tatili planlayabilirsiniz. Kumsallarında gözlerinizi kapattığınızda geçmiş
dönemlere gidip tarihte yolculuk yapıp şemsiyeleriyle gezen kadınların ve saten
kurdelalı şapkalarıyla koşuşan çocukların seslerini duyabilirsiniz.
Otellerin ve trenlerin fiyatları sezona göre
değişiklik gösteriyor.
Hotel Normandie Barriere şüphesiz en güzel oteli.
Kalmasanız bile bir şeyler yemek veya içmek için mutlaka gitmenizi tavsiye
ederim.
Film festivali temasının işlendiği plajda her kabinin
üzerinde bir film afişi, Deuville’i ziyaret eden Hollywood ve Avrupalı
yıldızların fotoğrafları ve isimleri bulunmakta.
Deauville ve Trouville de dolaşırken çok
özenilerek yapıldığı ve her evin ya da villa’nın bir hikayesinin olduğu çok
belli.
Deauville’de 550′den fazla Villa ve ev tarihi
bina konumunda bulunuyor. Norman, Art Nouveau ve Baroque tarzında inşa
edilmiş bu binaların hangi birinin fotoğrafını çekeceğinizi şaşıracaksınız.
Deauville'den Trouville'e geçerken sahil yolunu
kullanırsanız Deauville ve Trouville'i ayıran
kanalı küçük tekneler “Bac” la 1 euro ya çok kısa bir sürede geçebilirsiniz.
Tavsiyem, eski balık pazarının olduğu Place Morny den, tren
istasyonun önünden gezinize başlamanız daha sonra tekne ile Deauville’e dönmeniz.
Trouville sizi pazarı, dar sokakları, tepedeki kilisesi ve
cafeleriyle mütevazi bir şekilde karşılayacaktır.
Deauville de yorgunluk atmak ve bir şeyler atıştırmak için Plage
du Bar du Soleil de “ Bar de la Mer” Place du Marny de “Le Cafe de Paris “ve “Breton”
sizi en iyi şekilde ağırlayacaktır. Akşam yemeği için “Les Quatre Chats” veya”
Le Drakkar”’ı tercih edebilirsiniz.
En iyi klübü Barriere kumarhanesinin içinde bulunan eskiden “Regine's
Club” olan şimdiki “Brummel's Club”.
yine harika bir yazı tebrikler
YanıtlaSilne mutlu bana teşekkürler
YanıtlaSil